16 Şubat 2013 Cumartesi

Kendime isimler takarım bazen
Saçmalıklar kraliçesi  , sakar kedi ya da telaşe memuru
Annem de  her yaptığım sakarlıktan sonra , talalı derdi eğer çok kızmışsa bir edepsiz eklerdi sonuna kaşlarını çata çata. (Edepsiz annemden duyduğum en kötü laftı bu arada )

Nasıl nail olurum bu sıfatlara ?
Akla hayale gelmeyen sakarlıklarla . Mesela kaç kişi aceleyle çıktığı kapıya eteğini sıkıştırıp, sonra da çekeleyip durur ?
eşarbı ıslanmasın diye iyice öne çektiği şalının altından yarı kör asansörden çıkmaya çalışırken zavallının birini çiğner adeta ?
Balkon kapısının kapalı olduğunu bile bile toslayan ve burnunun şakülünü kaydıran ?
Minibüse yetişirken bulduğu her çukura basan ?
Asansörün kapısına pardesünün eteklerini sıkıştıran ?
Buzdolabından bişey alırken kafasını çarpan ?

Ah say say bitmez vukuatlarım  en son numaramsa yürüyen merdivenin kenarına eteklerimi sıkıştırmak  .
Nasıl bu kadar çok şeyi becerdiğimi merak edene anlatırım bir gün :))

4 Şubat 2013 Pazartesi

Gittik gördük yandık



İki gün oluyor döneli. Henüz uyum sağlayamadık  rutin hayata ve sorumluluklarla dolu ebeveyn yaşamına.     Kalp yangınlarından  ocağı yakıp yemek yapmalara.   Ruhu doyurmaya çalışmaktan malayani sohbetlere      Geçiş yapamadık daha
 Ve evet yüzde seksenin olduğu gibi hastalık vaki oldu bütün can sıkıcı ayrıntılarıyla beraber

Ama biliyormusunuz değerdi her şeye her sıkıntıya çok daha fazlasına. Ne güzeldi nefsin sesine kulakları tıkayıp sana dirsek atan kardeşine dönüp gülümseyebilmek ya da şeytana içinden dil çıkarıp başkası geçebilsin diye yol vermek mahşeri andıran kalabalıkta. Ve ne güzeldi binlerin rutini andırsa da umulur ki arşa ulaşan döngüsünü ürpererek ve içlerinde olmayı özleyerek izlemek Ne doyurucuydu
Ya Rabbim  bizi gene doyur